Bugün karşıma çıkan bir bilimsel makale, toplumsal bir klişeye dair oldukça ilginç veriler sunuyor. Hepimizin aşina olduğu bir iddia vardır: “Kadınlar erkeklerden daha çok konuşur.” Peki, bu iddianın bilimsel bir temeli var mı? Yeni bir araştırma bu soruya yanıt ararken, bazı şaşırtıcı sonuçlarla karşımıza çıkıyor.
Arizona Üniversitesi’nden Klinik Psikolog Colin Tidwell ve ekibinin gerçekleştirdiği bu çalışma, 25 ila 64 yaş arasındaki kadınların, erkeklere kıyasla günde ortalama 3.275 kelime daha fazla kullandığını ortaya koyuyor. Bu, yaklaşık 20 dakikalık ek konuşma süresine denk geliyor. İlginç bir şekilde, bu fark daha genç ya da daha ileri yaşlardaki bireylerde görülmüyor.
Araştırmanın Detayları
Arizona Üniversitesi’nden Klinik Psikolog Colin Tidwell ve ekibinin Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlanan çalışmasına göre, 25 ila 64 yaş aralığındaki kadınlar, erkeklere kıyasla günlük ortalama 3.275 kelime daha fazla konuşuyor. Bu, yaklaşık 20 dakikalık ek konuşmaya denk geliyor. Ancak bu durumun biyolojik faktörlerden ziyade toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanabileceği belirtiliyor. Araştırma, konuşma alışkanlıklarımızın yaş gruplarına göre nasıl farklılık gösterdiğine dair önemli ipuçları sunarken, teknolojinin artan etkisiyle birlikte genel olarak daha az konuşmaya başladığımızı da ortaya koyuyor.
Bu yeni çalışma, 14 yıl boyunca dört farklı ülkede 2.197 katılımcı üzerinde yapılmış. Katılımcılar, gün boyunca yanlarında taşıdıkları özel bir elektronik cihazla konuşmalarını kayıt altına almışlar. Elde edilen 631.030 kısa ses kaydı, detaylı bir istatistiksel analize tabi tutulmuş.
2007 yılında yapılan ve erkekler ile kadınların günde yaklaşık 16.000 kelime kullandığını bulan araştırmanın aksine, bu çalışma yaş gruplarına göre farklılıkları da gözler önüne sermiş. Ancak kadınların erkeklerden daha fazla konuşmasının sebebi hala net değil. Araştırmacılar, bu durumun toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanabileceğini düşünüyor. Örneğin, çocuk bakımının genellikle kadınların sorumluluğunda olması, bu farkı açıklayabilir.
Dikkat Çeken Bulgular
Araştırmanın en çarpıcı yönlerinden biri, konuşma alışkanlıklarımızın zamanla azalıyor olması. Teknolojinin ve ekran bağımlılığının, sosyal etkileşimlere ayırdığımız zamanı kısıtladığı düşünülüyor.
Ayrıca, her iki cinsiyetten de hem çok konuşkan hem de oldukça suskun bireyler var. Örneğin, araştırmada en az konuşan kişi bir erkek ve sadece 62 kelime söylemiş. Buna karşın, en çok konuşan kişi yine bir erkek; günde 124.134 kelimeyle adeta konuşma maratonu yapmış.
Kendi Gözlemlerim
Kadınların daha çok konuştuğu fikri, birçok kültürde yaygın bir kabul. Ancak bu klişenin arkasındaki toplumsal ve biyolojik dinamikleri göz ardı etmemek gerekiyor. Kadınların erkeklerden daha fazla konuştuğunu gösteren bu araştırma, bize biyolojik değil, daha çok toplumsal rollerin etkisini işaret ediyor gibi görünüyor.
Bu bulgular bana, konuşmanın yalnızca kelime sayısıyla değil, içeriğiyle de ölçülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Bir kişinin daha fazla konuşması, illa ki daha sosyal ya da daha etkili olduğu anlamına gelmez. Ayrıca, az konuşan birinin daha az bilgi ya da duygu aktardığını söylemek de yanıltıcı olabilir.
Sonuç ve Öneriler
Araştırmanın altını çizdiği bir başka önemli nokta da sosyal etkileşimlerin sağlığımız üzerindeki etkisi. Araştırmacı Matthias Mehl’in söylediği gibi, sosyal bağlantılar sağlık açısından fiziksel aktivite ve uyku kadar önemli. Belki de bu nedenle, daha fazla konuşmaktan ya da dinlemekten çekinmemeli, sosyal bağlarımızı güçlendirmeliyiz.
Sözün özü, konuşmanın miktarı kadar, içeriği ve amacı da önemli. Kadınların daha çok konuştuğu fikri doğru olabilir, ancak bu durumun ardında yatan nedenler çok daha derin ve karmaşık. Öyleyse, kelimelerin sadece sayılarına değil, anlamlarına da kulak vermeliyiz.
Nurcan Ertaş – gazetevirgul.com