Son dakika Bilim-Teknoloji TEKNOFEST ile Türkiye’nin geleceği şekilleniyor
Bilim-TeknolojiManşet

TEKNOFEST ile Türkiye’nin geleceği şekilleniyor

Paylaş

TEKNOFEST, Türkiye’nin savunma sanayi alanında kaydettiği atılımı hem genç nesillerle buluşturmak hem de söz konusu atılımı uzun vadeye yaymak bakımından önemli işlevini gerçekleştirmeye devam ediyor.

SETA Vakfı savunma araştırmacısı Rıfat Öncel, yapay zeka temasıyla Adana’da gerçekleştirilen TEKNOFEST 2024’te öne çıkan yenilikleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

Adana’da 4 gündür süren ve bugün sona erecek olan Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST), Türkiye’nin savunma sanayi alanında kaydettiği atılımı hem genç nesillerle buluşturmak hem de söz konusu atılımı uzun vadeye yaymak bakımından önemli işlevini gerçekleştirmeye devam ediyor. Toplumun genç kesimlerinin teknolojiye yönlendirilmesi, inovatif düşünmenin teşviki ve ortaya konulan projelerle başta mühendislik alanında erken yaşlarda tecrübe kazanılması gibi hususlar, TEKNOFEST’in en önde gelen hedefleri arasında yer alıyor. Gerek savunma gerekse de sivil teknolojiler alanında nitelikli insan kaynağı ve teknolojik farkındalığın tarihsel önemi göz önüne alındığında TEKNOFEST, Türkiye’nin savunma sanayinde benimsediği geleceği şekillendiren aktörlerden biri olma hedefinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

TEKNOFEST’te bu senenin öne çıkan konusu yapay zeka

Söz konusu temanın popülaritesi şaşırtıcı değil keza dünyada son birkaç yıldır yapay zeka alanında ulaşılan ilerleme ve bunun gerek sivil gerek askeri alandaki uygulamaları dönüştürücü bir etki üretiyor. Uluslararası sistemde önde gelen aktörlerin yanı sıra NATO’nun strateji belgelerinde yapay zeka ve otonomi kavramları her zaman en öncelikli stratejik alanlar arasında yer alıyor. Yalnızca ChatGPT’nin başta bilgi edinme ve araştırma olmak üzere sayısız sektörde ortaya çıkardığı devrimsel etki sivil alanda öne çıkarken, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda otonom sistemlerin muharebelerin vazgeçilmez unsurları haline gelmesi savaşın yapılış tarzındaki yapay zeka temelli dönüşüme işaret ediyor. Savaşın seyrinde çeşitli modellerdeki insansız araçların hava savunma sistemleri, savaş gemileri gibi sofistike platformlara ciddi ölçüde hasar verebilmeleri, kritik altyapıların söz konusu sistemlerle kesintiye uğratılması, Ukrayna’ın insansız hava aracı (İHA) ordusu kurma seferberliği başlatması ve Rusya’nın İran’dan yüksek sayıda İHA tedarik etmesi ve sahaya sürmesi gibi pratikler Rusya-Ukrayna Savaşı’nın karakterindeki özellikle yapay zeka ve otonomi odaklı değişimi gösteren gelişmelerden yalnızca bazılarıdır.

Türkiye, bu alanda Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2021-2025 Eylem Planı’nı ilan ederek söz konusu alanda okuryazarlık seferberliği başlattı. Keza, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yapay zeka araştırma komisyonunun kurulması bu alanın daha da dikkatli takip edilmesi gerektiğine dönük bir uzlaşıyı ortaya koyan bir gelişme oldu. TEKNOFEST Adana’nın da yapay zeka ve otonomi kapsamında birçok yeni projeye ev sahipliği yapması oldukça pozitif bir gelişmedir. Bu kapsamda, geçmiş TEKNOFEST’ler de incelendiğinde yalnızca savunma teknolojileri alanında değil, sağlık ve ulaşım dahil olmak üzere kritik toplumsal sektörlerde yapay zeka uygulamalarına dair istikrarlı bir eğilimin olduğu görülüyor.

Her bir değerli projeyi saymak mümkün olmasa da afet bölgelerinde görev yapabilecek otonom arama kurtarma robotu, insansız su altı ve insansız su üstü araçları, el yapımı patlayıcı ve mayın imha robotu, yine çeşitli İHA modelleri ve robotik sistemlerin yarışmalara katıldığı görülüyor. Bu anlamda gerek liseler gerek üniversitelerde ve genel manada toplumun genç kesiminde yapay zekaya ve bunun uygulamalarına dair kayda değer bir ilginin oluştuğu rahatlıkla ifade edilebilir. Festival kapsamında Türkiye’nin yeni İHA olarak önümüzdeki dönemde envantere girecek olan Bayraktar TB3 ve ANKA-3’ün halka açık ilk uçuşlarını gerçekleştirmesi de söz konusu ilgiyi daha anlamlı hale getirdi. Yine bu kapsamda TEKNOFEST Adana’da Google Türkiye’nin Yapay Zeka ve Teknoloji Akademisi projesini hayata geçirdiği de görülüyor.

Teknoloji sürekli değişen ve yenilenen bir süreçtir

Teknolojik gelişmişlik, uluslararası sistemde devletlerin konum veya statüsünün değerlendirilmesinde başlıca unsurlardan biridir. Bu durum, Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında yaşanan ve siyasi, stratejik, ekonomik ve toplumsal boyutlar da dahil her alana sirayet eden güç rekabetinde teknoloji yarışının oynadığı büyük rolde görülebilir. SSCB’nin ABD’den önce uzaya Sputnik’i yollamasının ABD’de yarattığı şok dalgası, ABD Başkanı Ronald Reagan’ın Yıldız Savaşları girişimiyle hava ve uzay alanlarında teknolojik üstünlüğü ele geçirme arayışı gibi gelişmeler, Soğuk Savaş’ın seyrine ve karşılıklı algı ve inançlara büyük etki etti.

Keza günümüzde ABD-Çin rekabetinde otonom silah sistemleri, hipersonik silahlar ve anti-uydu sistemleri gibi gelişen ve yıkıcı askeri teknoloji unsurlarının stratejik tartışmaların ayrılmaz parçaları haline geldiği görülüyor. Bu anlamda, Türkiye’nin savunma sanayinde yalnızca güncel teknolojileri yakalama değil, geleceğin muharebe ortamını şekillendirme hedefini de benimsediği uzun süredir Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve ilgili kurumların strateji belgelerinde görülüyor. Bu kapsamda, küresel çapta savunma programlarında henüz İHA kadar gelişme göstermeyen insansız su altı ve insansız su üstü platformlarında Türkiye’nin MARLİN ve ULAQ silahlı insansız deniz araçlarını şimdiden hizmete almaya başlaması ve operatif olarak kullanması oldukça anlamlıdır.

Teknolojinin sürekli değişen ve yenilenen bir sürece tabii olduğu düşünülecek olursa düzenli olarak gerçekleştirilen TEKNOFEST bu anlamda bir dinamizm sağlıyor. Geçmişten bugüne incelendiğinde birçok teknoloji takımının edindikleri tecrübelerden yola çıkarak sonraki yarışmalara yeni projelerle katıldıkları görülüyor. Dolayısıyla TEKNOFEST, genç nesillerde inovasyonu teşvik, teknolojik farkındalık ve dinamizm getirisi işlevleriyle Türk savunma sanayindeki atılımın hızlanarak devamına yönelik uzun vadeli stratejik bir girişim olarak değerlendirilmelidir.

[Rıfat Öncel, SETA Vakfında savunma araştırmacısı ve ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünde doktora adayıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Paylaş