Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, TUSAŞ saldırısına ilişkin “Verilebilecek en önemli cevap yenilikçi işlere imza atmamız ve ülkemizi savunma sanayisinin tam bağımsızlık yolculuğunda daha çok desteklememizden geçiyor.” dedi.
SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ) Ankara-Kahramankazan yerleşkesine yönelik terör saldırısının aynı zamanda Türkiye’nin gelişmekte olan “Milli Teknoloji Hamlesi” vizyonu ve savunma sanayisindeki başarılarına yönelik yapıldığını belirtti.
Turkcell’in katkılarıyla gerçekleştirilen Anadolu Ajansı (AA) Teknoloji Masası, Bayraktar’ın katılımıyla SAHA EXPO’da yapıldı.
TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırısının kendilerini derinden etkilediğini ifade eden Bayraktar, saldırıda şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Bayraktar, bütün savunma sanayisi olarak, TUSAŞ çalışanının ifade ettiği gibi, “hainlere inat çalışacaklarını, üreteceklerini” söyledi.
Saldırının ardından, o anı yaşamış ama SAHA EXPO’da ertesi gün görevli olan TUSAŞ çalışanlarının görevine devam ettiğini anlatan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
“TUSAŞ çalışanı arkadaşlarımızı stantta gördük. TUSAŞ tesislerinde de ertesi gün görevine başlayıp devam edenler var. Bu saldırı, sadece TUSAŞ’a yapılmış bir saldırı değil. Bu saldırı aynı zamanda Türkiye’nin gelişmekte olan ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ vizyonu ve savunma sanayisindeki başarılarına, Türkiye’nin milli hedeflerine yönelik yapılmış bir saldırı. Buna yönelik verilebilecek en önemli cevap da bizim daha çok geliştirmemiz, daha yenilikçi işlere imza atmamız ve ülkemizi savunma sanayisinin tam bağımsızlık yolculuğunda daha çok desteklememizden geçiyor.”
Bayraktar, ülke topraklarının, geçmişinden bu yana, şanlı tarihi boyunca, nice insanların fedakarca şehit olduğu örneklerle dolu olduğunu dile getirdi.
Savunma sanayisi çalışanları ve yöneticilerinin, şehitlerin bıraktığı emanete sonuna kadar sahip çıkmaları gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizi, milletimizi ve dost ve kardeş coğrafyaları, yaptığımız işlerle, yeniliklerle daha güçlü ve bağımsız kılacak işlere imza atmalıyız. Bu hain saldırı fuar esnasında gerçekleştirildi fakat biz bu saldırıdan dolayı fuarda herhangi bir erteleme, iptal etme durumu olmamasını sağladık, motivasyonumuz daha yüksek şekilde devam ettik. Buraya gelen yabancı heyetler aradı, bizzat gelip taziyelerini iletti. Fuarda olup üst düzey yöneticilerden bizzat Ankara’ya gidip orada taziyelerini iletmek isteyen yabancı heyetler oldu. Fuar bünyesindeki yabancı heyetler, büyükelçiler, kuvvet temsilcileri, savunma ve içişleri bakanlık temsilcileri her biri, üzüntülerini Türkiye’ye olan desteklerini bizlere iletti.”
“SAHA EXPO ilk fuara göre 10’a katladı”
Bayraktar, Avrupa’nın en büyük kümelenmesi olarak fuar düzenlediklerini belirterek, fuarın SAHA İstanbul bünyesindeki 4’üncü organizasyon olduğunu bildirdi.
Bayraktar, SAHA İstanbul kümelenmesinin amacına ilişkin ise şunları söyledi:
“SAHA İstanbul’un kuruluşunun amacı yerli üretimi desteklemek, geliştirmek ve özellikle orta ve küçük ölçekli firmaların, savunma ekosisteminde daha fazla yer almasını sağlamak, özel sektörün bu alana daha çok girmesini sağlamak. İlk motivasyonu özel sektörde işi olan firmaların belirli bir kapasitesini de savunma sanayisine ayırarak, burada daha sürdürülebilir, güçlü bir ekosistem kurmaktı. SAHA EXPO 4. fuarımız ama ilk fuara göre 10’a katladı. Büyüklük ve katılım açısından bakıldığında 1400’ü aşkın firmanın burada standı var. Bunların 200 kadarı yabancı firma stantları. Onlar da burada, bu aktiviteye katılıp kendi ürünlerini, teknolojilerini sergiliyor, pazarlıyorlar. Aynı zamanda Türkiye’nin, ekosisteminin ne kadar gelişmiş olduğunu görüyor, buradaki tedarikçilerle görüşüyorlar.”
Bayraktar, fuara güçlü bir katılım olduğunu, kendisinin yabancı firmaların temsilcileriyle tek tek görüştüğünü kaydetti.
Yurt dışından gelen firmaların fuara ilişkin görüşlerini dile getiren Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
“Orta Doğu’dan, Afrika’dan, diğer komşu devletlerden, Ukrayna’dan, Pakistan’dan ve Azerbaycan’dan ‘Biz bu fuara bir dahaki sefer daha büyük katılacağız.’ denildi. Yani çok beğendiklerini, etkilendiklerini ve daha büyük katılarak etkin bir şekilde yer alma taleplerini hissettim. Türkiye kendi iç piyasasına ürün ve teknoloji geliştirmiyor aynı zamanda ihraç ediyor. Güçlü bir ekosistem kurduğunuz zaman doğal olarak, yurt dışından da diğer ülkelerden de oradaki o etkileşime bu bir yatırım anlamında veya gelip burada ortak iş geliştirme faaliyeti şeklinde katılmak istiyorlar.”
Bayraktar, savunma sektörünün çok geniş yelpazede ürünlerinin olduğuna dikkati çekerek, fuarda Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün’ün geçen yıl 178 farklı ülkeye 230 ürün çeşidi ve 5,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini ilan ettiğini dile getirdi.
“İHA’ların etkisi diğer ürünlere ilgiyi artırıyor”
Türkiye’nin mühimmatlardan İHA’lara, akıllı mühimmatlardan deniz sistemlerine ve farklı hava araçları gibi alanlarda, geniş yelpazede ihracat yaptığını belirten Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
“İHA’lar burada büyük bir yekunu teşkil ediyor. İHA teknolojisinde elde ettiğimiz başarı yani geçtiğimiz yıl örneğin 5,5 milyar dolarlık ihracatın, Baykar’la diğer firmalarımızın yaptığı ihracatın 2 milyar dolar seviyesinde olduğunu düşünürsek yüzde 35-40’ı İHA’lardan kaynaklanıyor. Dünyanın 35-40 ülkesine teknoloji ihraç etmek, aslında onların da oralarda kullanım anlamında etki oluşturması bir yandan da ülkemizin diğer ürünlerine olan ilgiyi de artırıyor. O sistemler ihraç edilirken onlarla birçok Türk ürünü yerli üretim teknolojisi sergilenmiş oluyor.”
Bayraktar, Baykar’ın 1000’den fazla yerli tedarikçisi olduğunu, şirketin ihraç ettiği ürünlerle tedarik edilen ürünlerin de ihracata konu olduğunu anlattı.
Belli ürünlerin, yurt dışı pazarlardaki başarısının o ülkelerin diğer ürünlerinin de önünü açtığına işaret eden Bayraktar, “Bunun çok fazla örneğini yaşıyoruz. Türkiye’nin İHA’larda çok önemli bir başarısı var. Kendi segmentinde dünya pazarının yüzde 65’ini domine ediyor. Bu da maliyet etkin, teknolojik olarak çok ileri seviye, operasyonel yetkinliği, etkinliği ve verimliliği yüksek ürünler geliştirerek oluyor.” dedi.
Bayraktar, özellikle deniz araçlarında Türkiye’nin büyük başarısı olduğunu kaydederek, haberleşme teknolojilerinden, akıllı mühimmatlara Türkiye’nin birçok farklı alanda ihracatı olduğunu vurguladı.
“Türkiye, güvenilir bir tedarikçi pozisyonuna geldi”
Türk savunma sanayisinin ihracatının büyüklüğüne işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
“SAHA EXPO ekosisteminin geliştirdiği ürünler yurt dışı pazarlara ihraç edildikçe bir cazibe oluşuyor. Fuarda Afrika’dan onlarca ülke var. 50’den fazla ülkeden 90 üzerinde resmi heyet, 24 ülkenin bakanı, yaklaşık 10 ülkenin genelkurmay başkanı, içişleri bakanı fuara bizzat geldi. İlk defa gelenler vardı. Yani Türkiye’de ilk defa bir fuara katılan, üst düzey bakan seviyesinde insanlar vardı. Onlardan ‘Biz Türk savunma sanayisinden ürün ve teknoloji tedarik etmek istiyoruz. Onun için buradayız.’ dediklerini duyuyorsunuz.”
Bayraktar, Türkiye’nin güvenilir bir tedarikçi olma pozisyonuna geldiğini dile getirerek, düşük seviyeli olan ilişkilerin savunma ihracatıyla çok üst bir seviyeye geldiğine dikkati çekti.
Baykar olarak iki ana ürünleri Bayraktar TB2 ve Bayraktar Akıncı’yı ihraç ettiklerini anlatan Bayraktar, “Bayraktar TB2 35 ile farklı ülkeyle ihracat sözleşmesi imzaladık. Bayraktar Akıncı ile 10 farklı ülkeyle ihracat sözleşmesi imzaladık. Bayraktar TB2, yaklaşık 15 bin farklı komponentten oluşan bir sistem. Baykar sadece kendi ürününü ihraç etmiyor, aynı zamanda 1000 farklı yerli tedarikçinin birçok alanda ürünü ihraç ediliyor. ” dedi.
Bayraktar, fuarda 4-5 gün içinde çok büyük anlaşmalara imza atıldığını söyledi. Şu ana kadar 4,6 milyar dolarlık ihracat sözleşmesini tespit ettiklerini dile getiren Bayraktar, “Toplamda 6,2 milyar dolarlık sözleşmelere imza atıldı, 123 imza töreni yapıldı. Biz bu imza törenlerinden bu rakamları buluyoruz. Aslında gerçek, bu rakamlardan da fazla.” diye konuştu.
Bayraktar, fuarda büyük bir etkileşimin olduğunu ve işletmeden işletmeye 3 binden fazla toplantının yapıldığını bildirdi.
Türkiye’nin savunma sanayisinde geçen yıl yaptığı ihracatın 5,5 milyar dolar olduğunu anımsatan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Özellikle son dönemlerde topçu mühimmatlarının üretiminde Türkiye çok ciddi kapasite artırımı yaptırdı. Burada devlet firmalarının yanı sıra özel sektörün de çok ciddi adımlar attığını görüyoruz. İşte SAHA EXPO 2024 Fuarı’mızın ana sponsoru ARCA firması sadece bu fuarda 2 milyar doların üzerinde ihracat sözleşmesi imzaladı. ARCA firması tek başına bütün Amerika kıtasında üretilen top mermisinden bir ayda daha fazla top mermisini sadece bir firma olarak Türkiye’de, Çorum’da üretiyor. Savunma Sanayii Başkanlığının imzaladığı sözleşmeler var. Baykar olarak alt tedarikçilerimiz ile ASELSAN ile imzaladığımız bir sözleşme var kameralar konusunda. TÜBİTAK, Roketsan ile sözleşme imzalandı.”
“KIZILELMA’ya yönelik de çok büyük bir ilgi var”
Haluk Bayraktar, savunma sanayisindeki firmalar için ihracatın önem arz ettiğini söyledi.
Baykar’ın son 4 yıldır Türkiye’de ihracat birincisi olduğuna işaret eden Bayraktar, şirketin gelirlerinin yüzde 95’nin ihracattan geldiğini vurguladı.
Bayraktar, ihracatın güçlü olmasının savunma sanayisi firmalarının sürdürülebilirliği için önemli olduğunu ifade etti.
Bayraktar, TB2’nin ilk ihraç ettikleri ürün olduğunu ve bu konuda ilk sözleşmenin 2018’de imzalandığını dile getirerek, aradan geçen 6 yılda 35 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bayraktar Akıncı’nın ilk uçuşunu 2021’de gerçekleştirdiğini ifade eden Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
“TB2, ilk uçuşunu 2014’te yapmıştı, ihracatı 2018’deydi. Akıncı’ya baktığımız zaman ilk uçuşuyla ilk ihracatı arasında çok daha kısa bir süre olduğunu görüyoruz. TB2’nin diğer ülkelerdeki başarısı… Çok büyük başarılara imza attı her yerde, gittiği her yerde, gerçekten, önemli katkılar sundu, kuvvet çarpanı oldu. Onu alan ülkeler, kullanan ülkeler, adeta bizlere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne güvenlerini de bir yandan artırdı. Çünkü destek verilmiş oluyordu aynı zamanda. Bu, tabii, diğer ürünlere, Akıncı’nın daha hızlı şekilde ihraç edilmesine katkı sağladı. Akıncı da 10 ülkeye ihraç edildi.”
Haluk Bayraktar, geliştirdikleri Bayraktar TB3’ün de seri imalat aşamasına ulaştığını belirterek, bu ürünün birçok ülkeye ihracatının gündemde olduğunu söyledi. Bayraktar, “Belki bu sene içerisinde, birkaç ay gibi bir sürede, belki 5-6 aylık süreçte bir haber duyabiliriz ihracat anlamında.” dedi.
Bayraktar, TB3’ün TB2’den elde edilen birikimlerle geliştirildiğini, aynı zamanda deniz platformlarına iniş yapma kabiliyetine sahip olduğunu vurguladı.
Bayraktar, KIZILELMA’ya yönelik de çok büyük bir ilginin olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Her ne kadar seri üretime, imalata girmemiş olsa da şu ana kadar 4 prototip ürettik. En son geliştirdiğimiz prototip uçuş testlerine devam ediyor. Önümüzdeki yıl seri imalata geçmesine çalışılıyor ama bu fuarda dahi bizi ziyaret eden ülke temsilcilerinden, üst düzey hava kuvvetleri temsilcilerinden ‘Biz KIZILELMA’yı ilk alan, ilk kullanan ülke olmak istiyoruz.’ diyen birçok insanla konuştuk. Onların bunu demesinin sebebi, TB2 veya Akıncı’yı kullanıyorlar. Sonuçta o ürünü kullanmaktan dolayı bir güven ilişkisi oluşmuş, ürünün performansını görmüşler, yeni gelen ürüne de artık o eski tecrübelerine bakarak karar veriyorlar. Bunun çok büyük, muazzam bir etkisi var. O güven ilişkisini oluşturmak zaten en önemli şey. Ondan sonrası devam ediyor.”
“Bayraktar TB2, 1 milyon uçuş saatini aştı”
Bayraktar, Türk ordusunun insansız hava aracı teknolojisini dünyada en etkili, en yoğun kullanan ordu olduğunu dile getirdi.
Operasyonel anlamda da Türk ordusunun en çok tecrübeye sahip ordu olduğuna işaret eden Bayraktar, teknolojiyi geliştiren firma olarak çok yüksek uçuş saatine ulaştıklarını belirtti.
Bayraktar TB2’nin 1 milyon uçuş saatini aştığını vurgulayan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Normalde hava aracı platformlarının en az 20-30 yıl sürer 1 milyon saate ulaşması. Biz, Bayraktar TB2 ile 10 yıldan kısa sürede o uçuş saatine ulaştık. Akıncı da çok yoğun bir şekilde uçtu. Dolayısıyla bir yandan teknoloji geliştirme kabiliyetimiz var, bir yandan operasyonel tecrübeler de var. Bu konuda bizimle işbirliği yapan ülkeler aynı zamanda bu teknolojiyi, bu sistemi etkin bir şekilde kullanabilecekleri operasyonel konsepti de almış oluyorlar. Yani sadece ihraç edilen bir hava aracı değil, bunun yer sistemleri, haberleşme sistemleri, bunun network altyapısı, o network altyapısının optimize bir şekilde kullanılmasını sağlayan yazılım altyapısı, komuta kontrol merkezleri… Her ülkenin farklı operasyonel ihtiyaçları da var. O ihtiyaçlara yönelik çözümü hızlı şekilde geliştirebiliyor olmak gerekiyor. Aynı zamanda o konsepti de biz ihraç etmiş oluyoruz. Bunun da çok büyük katkısı var. Ama, tabii ki, her ülkenin de kendi ihtiyaçlarına göre bir özel, özelleştirme, konfigürasyonu değiştirme ve o konfigürasyonu hızlı uygulama yetenekleri Baykar’da var, hızlı şekilde uyguluyoruz. Onun da çok büyük bir artısı var.”
“Ne kadar imkanımız varsa KIZILELMA’nın geliştirilmesi için yatırıyoruz”
Haluk Bayraktar, Baykar olarak hiçbir zaman dış finansman kullanmadıklarının altını çizerek, iş ve projeleri şirketin imkanlarıyla yaptıklarını vurguladı.
İhracat tarafının başarılı şekilde ilerlediğini ifade eden Bayraktar, ihracat gelirlerinin yüzde 15-20’si ile AR-GE yatırımlarının yapıldığını bildirdi.
Bayraktar, KIZILELMA’nın da Baykar’ın öz sermayesiyle geliştirildiğini belirterek, “Hiçbir sipariş almadan, hiçbir geliştirme kaynağı almadan, tamamen Baykar’ın ihracatta elde ettiği gelirlerle gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
KIZILELMA’yı yüzde 100 yerli yapmak için birçok alana yatırım yapılması gerektiğini ifade eden Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz hava aracı, aviyonikleri, yazılım sistemleri, yer sistemi, haberleşme bunları şu an halletmiş durumdayız. Uçuş testleri devam ediyor ama bir yandan motor yatırımı da devam ediyor. Büyük yatırım gerçekten ama biz şu an gelirlerimizin çok büyük bir kısmını AR-GE’ye de yatırdığımız için bunu şu an sürdürebiliyoruz. Herhangi bir sıkıntımız yok.”
Bayraktar, Türkiye’nin güçlü ve bağımsız olması için insansız sistemlerine girdiklerinin altını çizerek, “Bu işin en üst noktası olduğunu düşünüyoruz insansız savaş uçağının. O yüzden biz ne kadar imkanımız varsa KIZILELMA’nın geliştirilmesi için yatırıyoruz. Bütün imkanlarımızı seferber ediyoruz. En büyük yatırımımız şu an KIZILELMA’ya zaten.” ifadesini kullandı.
“Kritik gördüğümüz alanlarda yatırımı gerçekleştiriyoruz”
Bayraktar, geliştirdikleri ana platform, ürün ve teknolojilerde açık olan bir yer varsa oranın tamamlanması adına her türlü yatırımı yapmaya çalıştıklarını da anlattı. Fuarda ilk defa sergiledikleri lazer güdümleyici ünitesinin buna örnek olduğunu ifade eden Bayraktar, lazer güdümleyicinin dünyada ihracat limitlerine tabi olduğunu bildirdi. Bayraktar, böylece optik ve lazer tarafında firmanın ihtiyacı olan bir alana yatırım yaptıklarını kaydetti.
Haberleşme alanındaki yaptıkları yatırımlara da değinen Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
“ASELSAN Ku-bant haberleşme sistemi yapıyor ama biz Ku-bant değil Ka-bant SATCOM sistemi geliştirdik. Ka-bant daha yeni bir teknoloji, daha maliyet uygun. Yani bizde birkaç kriter var o alana girmemiz için. Bir daha maliyet etkin olması. O çok önemli. Tabii maliyet etkinlikten daha önemlisi teknik isterleri karşılamak. Yani performans anlamında teknik isterleri karşılamak. Onun için mesela farklı haberleşme teknolojileri hem görüş hattında hem de uydu haberleşme sistemlerini geliştiriyoruz. Bizim ihtiyaçlarımız var buna çünkü. Mesela bunların haberleşme tarafını daha önce yurt dışından ithal ediyorduk. Şimdi onlardan çok daha ileri haberleşme teknolojilerini çok daha düşük maliyetle yapar hale geldik yeni atılımlarla. Aynı şekilde ileri seviye aviyonik sistemleri geliştiriyoruz. Bunlar bir yatırım gerektiriyor. O yatırımı da her zaman dışarıdan bekleyemezsiniz. Biz imkanlarımız olduğu müddetçe kritik gördüğümüz alanlarda o yatırımı gerçekleştiriyoruz.”
Sivil havacılıkta yolcu taşımacılığı konusu
Bayraktar, SİHA ve İHA’ların sivil kullanımına yönelik çalışmalarının olduğunu söyledi.
Orman yangınlarının tespiti veya haritacılığın sivil kullanımı olan alanlar olduğunu ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti:
“Tabii sivil havacılık, bir yolcu uçağı, o tarz alanlara girmek çok büyük yatırımlar gerektiriyor. Sıfırdan orada marka inşa etmek kolay değil. Belli çalışmalarımız var, yaptığımız çalışmalar var bu alanlara yönelik, yani sivil alana yönelik. İşte bizim Cezeri yapay zeka destekli otonom uçan taksi çalışması var. Elde ettiğimiz uçuş tecrübesiyle geliştirdiğimiz uçuş kontrol sistemlerinin kullanabileceği sivil alanlara yönelik de belli çalışmalar var ama şu an, tabii, belli bir olgunluğa ulaşmadan onları çok açıklamak istemiyoruz. Ama sıfırdan sivil havacılıkta yolcu taşımacılığı, o tarz bir şey şu an için söz konusu değil. Zaten bizim faaliyet yürüttüğümüz alanda hiç dış finansman kullanmadan, kendi imkanlarımızla, ihracattan elde ettiğimiz gelirle bu kadar yatırım yapıyor olmamız… Zaten çok fazla yatırım yapmamız gerekiyor. Bu, şu an onu çevirebilecek pozisyonda. Bu kulvarda en ileride olmak istiyoruz. Burada da önemli ihtiyaçlar var. Yani bir alana giriyorsunuz, sonra o alana girince bambaşka çözmeniz gereken farklı konular oluyor. O alanlara girmeye başlıyorsunuz. Farklı firmalar o alanlara giriyor. Dolayısıyla bir ekosistem oluşuyor. Dolayısıyla biz o şekilde şu an ilerliyoruz.”
Bayraktar, Baykar’ın ürün geliştirdiği alanlardaki ihtiyaçlarına yönelik yatırım yaptığı firmalar olduğunu ve bunlardan bazılarının SAHA EXPO’ya geldiğini anlatarak, iş yaptıkları, proje geliştirdikleri ülkelerin de kendi öz yeterliliklerini sağlamak adına belli adımlar attıklarını dile getirdi.
Dolayısıyla belli ülkelerde özellikle ihraç ettikleri sistemlerin bakım ve idamesine yönelik altyapı destekleri sunduklarını vurgulayan Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Azerbaycan’da bir yapay zeka şirketi kurduk. Orada yaklaşık 100 mühendis var. Şimdi Azerbaycan’da, kasım ayında, 170 kişinin çalışacağı bir fabrika kuruluyor. Pakistan’daki AR-GE tesisimizde 50’yi aşkın mühendis çalışıyor. Suudi Arabistan’ın en büyük savunma sanayi şirketi SAMI ile AKINCI’ların orada belli bileşenleriyle imal edilip, montajından test süreçlerine kadar kapsamlı bir işbirliği anlaşmasına imza atıldı. Aynı şekilde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaptığımız, bakım-onarım tesisleri konuları var. Biz mümkün olduğunca ülkelerin bu alanda taleplerine uygun çözümler geliştirerek ilerliyoruz. Ukrayna ile Türkiye’nin stratejik seviye ilişkileri var. Ukrayna’dan tedarik ettiğimiz önemli bileşenler var, motor gibi. Biz şu anda Ukrayna’da İHA AR-GE ve üretim merkezi kuruyoruz. Bunun önümüzdeki yıl içerisinde bitmesi planlanıyor.”
“Daha iyi motorun nasıl yapılacağını biliyoruz”
Bayraktar, Türkiye’de motor anlamında çok önemli çalışmalar olduğunun altını çizerek, TUSAŞ Motor Sanayii AŞ’nin (TEI) TS1400 motorunun kalifikasyon sürecinde bulunduğunu, TF6000 motorunun test edildiğini ve TF10000’in de geliştirme aşamasında olduğunu anlattı.
Bunların önemli gelişmeler olduğunun altını çizen Bayraktar, şu bilgileri paylaştı:
“TB3’ün motoru yine TEI’de üretiliyor, turbo dizel, çok başarılı bir motor. Biz o motorla 1000 saati aşkın uçuş gerçekleştirdik. Baykar bünyesinde kendi imkanlarımızla 30’dan fazla yerli ana alt yükleniciyle birlikte Bayraktar TB2’nin motorunu milli ve özgün olarak geliştirdik, bu yıl seri imalata girdi. Mevcut kullandığımız Bayraktar TB2’deki motordan çok daha iyi bir motor yaptık. Çünkü bizim çok uzun süre uçuşumuz olduğundan, daha iyi motorun nasıl yapılacağını biliyoruz, onu yapıyoruz. Türkiye’de turbojet motorlarda çok önemli adımlar var. Kale Grubu, ATMACA, SOM ve ÇAKIR gibi seyir füzelerinin turbojet motorlarını halletmiş durumda. Şu an seri imalatta üretiyor. Bunlar çok sevindirici gelişmeler. Tabii ki daha yapılacak da çok iş var. Özellikle daha büyük ebatlı turbofan ve turboprop motorlarını da bizim ülke olarak geliştirmemiz gerekiyor, özellikle bu insansız sistemler tarafında. Baykar olarak kendi imkanlarımızla motora adım attık ve piston motorlular tarafında başarı elde ettik. Şimdi aynı şekilde türbin motor teknolojisinde de hem tasarım hem de üretim anlamında bunu başarmayı hedefliyoruz.”
Bayraktar, Baykar’ın yurt içindeki yatırımlarına dair Ankara’da yatırım yaptıkları firmalar olduğunu, KIZILELMA için bir uçuş hangarı ve motor testinin yapılacağı bir hangar yapmak zorunda oldukları için Çorlu’daki AKINCI test merkezine büyük yatırım yaptıklarını söyledi. Bayraktar TB2 tarafında ise Edirne-Keşan’da yatırımları bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, söz konusu test eğitim merkezine de sürekli yatırım yaptıklarını anlattı.
Başka illerde de alternatif düşünceleri olduğunun altını çizen Bayraktar, “Şu an o illeri söylemek için erken. Yatırımlarımız İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Ankara eksenli olmak üzere, bu 4 ana ilimizde, hızlı bir şekilde ilerliyor.” dedi.
“Kişi başı savunma harcamamız dolar bazında bile düşüyor”
Bayraktar, Türkiye’nin savunma harcamaları konusunda kamuoyunda bir yanılgı olduğunu anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
“Zannediliyor ki böyle çok büyük bedeller harcanıyor. Halbuki son 6-7 yılda savunma harcamalarımızın GSYH içerisindeki oranının yüzde 1,5 seviyelerinde gittiğini görüyoruz. Normalde NATO üyesi bir ülkenin harcaması gereken yüzde 2. Bundan 30 yıl önce bu oranın yüzde 3,5-4 olduğunu görüyorsunuz. Bizim son 6 yıldır savunma harcamamız dolar bazında bile düşüyor. Kişi başı savunma harcaması sıralamasında çok gerilerde. Ama bir yandan da medyada çok fazla savunma haberleri çıkıyor. Bu çok doğal, çünkü Türkiye milli ve özgün üretim modeline geçti. Her gün yeni bir başarı örneği, yeni bir test var. Mesela sadece bu fuarda 300 ürün lansmanı var. Ben SAHA İstanbul Başkanı olarak dahi yepyeni burada keşfettiğim ürünler var. Sektör çok önemli bir ölçeğe ulaştı. Ama gördüğümüz kadarıyla coğrafyamızdaki son gelişmelerden sonra bu harcama oranlarının artırılması yönünde bir durum söz konusu. BAYKAR açısından baktığımızda tedarikçilerimizle birlikte mutlak surette ihracat tarafında güçlü olmamız, bunun için de devamlı inovasyon, yeni yatırımlar ve teknolojiler geliştirmemiz gerekiyor.”
“Özel sektör savunma alanında daha fazla yer almalı”
Türk savunma sanayisindeki çalışanların yaş ortalamasının 33, Baykar’dakilerin ise 29 olduğunu belirten Bayraktar, genç ve alanda derinlemesine yetişen insanların, yeni ürünleri yapmak için en önemli potansiyel güçleri olduğunu bildirdi.
Bayraktar, dünyanın artık belirli ürünlerden çok büyük adet alarak onları stok yapmaktan ziyade, çok hızlı kabiliyet geliştiren ve çözüm üretilebilen esnek yapılar kurarak kapasite inşa edebilecek şekilde dönüştüğünü dile getirdi.
Türkiye’nin şu an bu yolda ilerlediğinin altını çizen Bayraktar, “Özel sektör, hızlı karar alabilen ve daha maliyet etkin çözüm geliştirebilen kabiliyetlere sahip. Savunma sanayisinde 17 firma varmış 2002’de, bugün 3 bin 500 firma var. Bu çok önemli ama ben özel sektörün savunma alanında daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyorum. Bizim SAHA İstanbul’un da en önemli misyonu bu.”
“Sektör çalışanlarının motivasyonu çok yüksek”
Bayraktar, Türkiye’nin son 20 yılda savunma ve havacılık sektöründe çok önemli kazanımlar elde ettiğine dikkati çekerek, çok büyük bir kapasite inşa edildiğini söyledi.
Burada çok güzel bir sinerji olduğunu vurgulayan Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu sektör çalışanlarının motivasyonu çok yüksek. Özellikle son yaşadığımız hain saldırı bunu açık bir şekilde bize gösteriyor. Bu sinerjiyi korumamız, ilerletmemiz, bu kapasiteyi ve potansiyeli doğru şekilde sürdürmemiz çok kritik. Bir yandan TEKNOFEST’lerde bu alana sahip çıkan gençler görüyoruz. Fuarda da çok farklı fikirlere sahip gençler var. Bu alanda toplumsal bir seferberlik var. Bu da bizi gururlandırıyor. Bol şekilde milli başarı örneklerini görüyoruz. Ben bunu sürdürmenin çok kritik olduğunu düşünüyorum. Bu stratejik kazanımı çok etkin bir şekilde kullanmalıyız.”