İsrail’in Beşar Esed’in devrilmesinin ardından fiilen tampon bölgenin tamamını kontrol altına alması ve buradan kademeli olarak dış bölgelere yayılması ile ilgili haberler neredeyse günlük olarak geliyor. Ancak bu sessiz işgal, Filistin’deki acil durum sebebiyle kamuoyunun dikkatinden kaçıyor.
8 Aralık’ta Esed rejiminin düşmesinin ardından İsrail, işgal altındaki Suriye Golan Tepeleri ile Kuneytra vilayeti arasındaki tampon bölge boyunca birkaç kilometre derinliğe kadar hızlı bir ilerleme gerçekleştirdi. Ayrıca, başkent Şam’a sadece 40 kilometre uzaklıkta bulunan bütün bölgeye hakimiyet sağlayacak kadar stratejik bir konumu olan Şeyh Dağı’nı işgal etti.
Yerel uzmanların gözlemlerine göre Güney Suriye’deki İsrail’in ilerleme stratejisi “ahtapot kolları” şeklinde gelişiyor. İsrail kuvvetleri, kuzeyden güneye farklı derinliklerde, çok sayıda ve birbirinden uzak kollara benzeyen bir şekilde ilerledi. Bu kollar, batıda işgal altındaki Golan’dan başlayarak tampon bölge boyunca ilerliyor, doğuya doğru Kuneytra vilayeti ile komşu Dera ve Şam vilayetlerinin kırsal bölgelerine kadar uzanıyor.
Al-Jazeera’da yer alan haberdeki verilere göre, söz konusu kolların en uzun ve en büyüğü tampon bölgenin kuzeydoğusundan Şam yönüne doğru uzandı. Bazı gözlemciler, İsrail kuvvetlerinin Şam’a sadece 25 kilometre uzaklıktaki bölgelere ulaştığını belirtti.
İsrail’in güttüğü strateji ana başlıklar olarak şöyle özetleniyor:
TAMPON BÖLGEDE HIZLI İLERLEME VE ŞEYH (HERMON) DAĞI’NIN ÖNEMİ
Esed rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesinin ardından İsrail ordusu, işgal altındaki Golan Tepeleri ile Kuneytra arasında birkaç kilometre derinliğe kadar hızlı bir ilerleme kaydetti. Neredeyse durumu oldu bittiye getiren bir hızda gelişen bu işgal, Suriye güçleri tarafından hala geri çevrilebilmiş değil.
Son derece stratejik öneme sahip Şeyh Dağı’nı ele geçiren İsrail, başkent Şam’a yalnızca 40 kilometre mesafede mevzilendi. Uzmanların değerlendirmesine göre bu dağdan tüm Şam ve çevresi üzerinde hava savunma sistemleriyle askeri hakimiyet mümkün.
Daha önce bu bölgeler İsrail’in kör noktası halindeydi.
AHTAPOT KOLLARI STRATEJİSİ
İsrail’in ilerleme şekli “ahtapot kolları” stratejisine benzetiliyor. Batıdan işgal altındaki Golan’dan başlayan bu kollar, Kuneytra, Dera ve Şam kırsalına doğru doğuya yayılarak farklı derinliklerde genişliyor. İsrail kuvvetlerinin, Şam’a yalnızca 25 kilometre uzaklıktaki noktalara kadar ulaştığı ifade ediliyor.
GEÇİCİ VE KALICI MEVZİLER: “İKİ ADIM İLERİ, BİR ADIM GERİ”
İsrail ordusu, bazı köylerde geçici olarak bulunup keşifler yaptıktan ve eski rejime ait mevzileri imha ettikten sonra geri çekiliyor. İnsansız hava araçlarıyla çekilen görüntüler, İsrail ordusunun Kuneytra vilayet binasında ve çevresinde mevzilendiğini gösteriyor.
Ayrıca tampon bölgedeki stratejik noktalarda siperler ve tahkimatlar inşa ederek kalıcı yerleşim için adımlar atıyor. Dronla çekilen görüntülerde bir çok iş makinasıyla kazı ve tahkimat çalışmaları yapıldığı görülüyor.
KUNEYTRA VE DERA’DA İLERLEME
Kuneytra bölgesinde Baas şehri, Cebata El-Haşab, Taranja ve Süveyse gibi noktalar İsrail’in hedefi oldu. Dera kırsalındaki Cemle, Şecere ve Sayda gibi bölgelerde de kısa süreli ilerlemeler gerçekleşti.
Ayrıca bu bölgelerin civarında İsrail’in yakınlık kurduğu Dürziler de bulunuyor. Bu da gelecekte İsrail’in bu bölgeleri siyasi olarak kullanmasını mümkün kılıyor.
İsrail ordusunda bir çok Dürzi asıllı askerin olduğu biliniyor. İsrail’in Dürzilerle ilişkisi, tarihsel, siyasi ve coğrafi faktörlerin etkisiyle karışık bir yapıya sahip. İsrail’de yaşayan Dürziler, vatandaşlık almış ve 1956’dan itibaren zorunlu askerlik kapsamına dahil edilmiştir.
Bu durum, Dürzileri İsrail toplumunda diğer Arap gruplarından farklı bir konuma yerleştirmiştir. Ancak, Golan Tepeleri’ndeki Dürziler, 1967’den bu yana İsrail vatandaşlığına büyük ölçüde direnerek kendilerini Suriye’ye bağlı hissediyorlardı. Lübnan İç Savaşı sırasında ise Dürziler, İsrail ve diğer güçlerle dönemsel işbirlikleri yaparken stratejik çıkarlarını gözettiler.
İsrail, Dürzileri stratejik ortaklar olarak görüp ekonomik ve sosyal destek sağlasa da, bu ilişkiler zaman zaman toplumsal ayrımcılık ve askeri hizmet protestoları nedeniyle gerilimlere sahne oluyor. İsrail’in Dürzilerle bu çok boyutlu ilişkisi, bölgedeki dengeleri etkileyebileceği bir potansiyel taşıyor.
ULUSLARARASI TEPKİLERE RAĞMEN DEVAM EDEN İŞGAL
İsrail, Esed rejiminin devrilmesinin ardından 1974 Ateşkes Anlaşması’nın çöktüğünü duyurdu ve Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede belirli olmayan bir süre kalıcı olduğunu açıkladı. Bu adım, Birleşmiş Milletler ve Arap ülkeleri tarafından tepkiyle karşılandı.
İsrail ordusunun kuzey komutanlığından bir subay, bölgede karşılaşabilecekleri tehlikelere dikkat çekerek “Tank karşıtı saldırılar veya havan toplarıyla karşılaşmamız an meselesi” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, İsrail’in bölgede izlediği hızlı ve istikrarsız stratejinin nedenini açıklıyor.
Kevser Karatosun / gazetevirgul.com