Son dakika Dünya Trump, Panama, Grönland ve Kanada’yı neden hedef alıyor?
DünyaManşet

Trump, Panama, Grönland ve Kanada’yı neden hedef alıyor?

Paylaş

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, seçim zaferinden hemen sonra Panama Kanalı’nı devralma, Danimarka’dan Grönland’ı satın alma ve Kanada’nın 51. eyalet olabileceği fikrini ortaya atarak yeni bir tartışma sinsilesi başlattı.

Trump’ın görevi devralmadan yaptığı bu açıklamalar, ABD’yi kendi döneminde genişletmeye yönelik bir odağı olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu açıklamaların ne kadar ciddi olduğu ise henüz netlik kazanmış değil.

The Hill’de yayımlanan habere göre, Bazı Cumhuriyetçiler, Trump’ın yalnızca alay ettiğini savunurken, diğerleri bunun ABD’nin ulusal güvenliğini pekiştirmeye yönelik stratejik bir hamle olduğunu düşünüyor.

TRUMP, PANAMA KANALI ÜZERİNDEN ÇİN’İN BÖLGEDEKİ EGEMENLİĞİNE DİKKAT ÇEKTİ

Trump, 23 Aralık’ta Panama’yı “saçma derecede yüksek geçiş ücretleri” almakla suçladı ve kanalın ABD’ye “iade edilmesini” talep etti. Daha sonra Noel kutlama mesajında bu düşüncesini tekrarladı.

Panama’nın, Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birleştiren kanal üzerinde kontrolü yaklaşık 25 yıldır sürüyor. Trump, ABD’nin bu kanalı devralması gerektiğini savundu ve kanal geçiş ücretlerinin “aşırı yüksek” olduğunu belirterek, bir anlamda “soygun yapıldığını” ifade etti. Trump, Çin’in Panama’ya büyük yatırımlar yaptığını ve ülkenin beş ana limanından ikisini yönettiğine dikkat çekti. Trump, bu durumun Çin’in kanal üzerindeki etkisini artırdığına dair imalarda bulunarak Çin’in bölge üzerindeki etkisine vurgu yaptı. Panama Cumhurbaşkanı José Raúl Mulino, geçiş ücretlerinin “rastgele belirlenmediğini” vurgulayarak Trump’ın iddialarına karşı çıktı.

PANAMA KANALI STRATEJİK BİR SU YOLU

Panama Kanalı, dünya deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 6’sını oluşturan stratejik bir su yolu. Kanal, gemilerin güney Amerika’yı dolaşmadan Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında geçiş yapmasına olanak sağlıyor. Bu rota, deniz taşımacılığında yaklaşık 8 bin deniz mili tasarruf sağlıyor. Gemiler, Güney Amerika’nın en güneyindeki Cape Horn’u dolaşmak yerine kanalı kullanarak 2-3 haftalık yolculuktan kaçınıyor.

KANAL İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE KRİTİK ÖNEM TAŞIDI

Panama Kanalı aynı zamanda önemli bir askeri geçiş noktası olarak öne çıkıyor. ABD Donanması’nın savaş gemileri ve denizaltıları kanaldan öncelikli geçiş hakkına sahip. Kanal, ABD’nin Atlantik ve Pasifik filolarını hızla bir okyanustan diğerine kaydırmasına olanak tanıyor. Bu özellik özellikle İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş döneminde kritik önem taşıdı. Günümüzde de ABD, olası bir Çin-Tayvan krizi veya Pasifik’teki diğer gerginliklerde filolarını hızla konuşlandırabilmek için kanalı stratejik bir varlık olarak görüyor. Panama Kanal İdaresi, askeri gemilerin geçişinde özel bir protokol uyguluyor ve her savaş gemisi ile denizaltıya Panama’lı bir kılavuz kaptan tahsis ediyor. NATO üyesi ülkelerin savaş gemileri de benzer ayrıcalıklara sahip.

GRÖNLAND VE STRATEJİK ÖNEMİ

Trump’ın seçim başarı sonrası dikkat çektiği diğer bir nokta ise Grönland oldu. Grönland’ın ABD için stratejik önemi, Trump’ın bu bölgeye yönelik açıklaması sonrası yeniden gündeme gelerek tartışmalara neden oldu. Arktik bölge, ABD’nin Rusya ve Çin’e karşı mücadelesinde kritik bir alan haline gelirken, eriyen buzullar yeni deniz yolları açıyor. Grönland, ayrıca zengin doğal kaynaklara sahip. Trump, Grönland’ı satın almanın “stratejik” olarak ilginç olduğunu belirtmiş ve bu konuda Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’in tepkisini çekmişti. Trump, geçen hafta Truth Social üzerinden Danimarka’ya büyükelçi atamasını duyururken, Grönland’ın ABD’ye ait olmasının “mutlaka gerekli” olduğunu söyledi. Ancak Grönland Başbakanı Múte Egede, Grönland’ın “asla satılmayacağını” belirtti ve Danimarka, adanın güvenliğini artırmak için yeni bir paket açıkladı.

ARTKTİK’E AÇILAN KAPI: GRÖNLAND

Grönland, dünya haritasında benzersiz bir stratejik konuma sahip. Dünyanın en büyük adası, Kuzey Amerika ile Avrupa arasında bir köprü görevi görüyor. Ada aynı zamanda Arktik Okyanusu’na açılan bir kapı. Küresel ısınmanın etkisiyle eriyen buzullar, yeni deniz yollarının açılmasına ve doğal kaynakların erişilebilir hale gelmesine olanak sağlıyor.

Adanın yeraltı zenginlikleri dikkat çekici boyutta. Grönland, nadir toprak elementleri başta olmak üzere altın, gümüş, bakır, çinko ve uranyum gibi değerli madenlere ev sahipliği yapıyor. Bu madenler, elektrikli araçlardan akıllı telefonlara, rüzgar türbinlerinden askeri teçhizata kadar pek çok modern teknolojinin üretiminde kullanılıyor.

GRÖNLAND’DAKİ ABD ÜSSÜ RUS TEHDİDİNE KARŞI SAVUNMA HATTI OLUŞTURUYOR

ABD’nin Grönland’daki en önemli varlığı Thule Hava Üssü. 1951’de kurulan üs, balistik füze erken uyarı sistemi ve meteorolojik radar istasyonu olarak hizmet veriyor. Üs, Rusya’dan gelebilecek tehditlere karşı ABD’nin ilk savunma hattını oluşturuyor. Ancak son yıllarda Çin’in adaya artan ilgisi, Washington’u endişelendiriyor.

ÇİN, KUTUP İPEK YOLU PROJESİ KAPSAMINDA GRÖNLAND’A YATIRIM PEŞİNDE

Çin, 2018’de ilan ettiği “Kutup İpek Yolu” projesi kapsamında Grönland’a yatırım yapmaya çalışıyor. Pekin yönetimi özellikle madencilik sektörüne ilgi gösteriyor. ABD, Çin’in bu girişimlerini Arktik bölgesindeki stratejik dengeleri değiştirme çabası olarak görüyor.

Rusya da bölgede aktif bir oyuncu. Moskova, Arktik’te 50’den fazla eski Sovyet askeri üssünü yeniden açtı ve Soğuk Savaş döneminde kullanılan 475 askeri tesisi modernize etti. Bu üsler uzun menzilli savaş uçakları ve füze bataryalarıyla donatıldı.

ABD’NİN KANADA İLE TİCARİ GERİLİMLERİ

Trump’ın tartışmaya neden olan diğer bir açıklaması ise Kanada’ya yönelik söylemi oldu. Trump, seçim sonrası Kanada Başbakanı Justin Trudeau’yu “Kanada Valisi” olarak nitelendirmesi, bir düzeyde şaka olarak görülse de, bazı Cumhuriyetçiler bunu ticaret görüşmelerinde bir avantaj sağlama hamlesi olarak değerlendiriyor. Trump, Kanada ve Meksika’dan yapılan ürünlere %25 gümrük vergisi koymayı vaat etti ve her iki ülkeyi de sınır ötesi uyuşturucu kaçakçılığı ile suçladı. Noel günü yaptığı bir paylaşımda, Kanada’daki vergilerin “çok yüksek” olduğunu belirterek, Kanada’nın 51. eyalet olması durumunda vergilerin düşeceğini savundu.

Kanada’daki bazı yetkililer Trump’ın bu açıklamalarını ciddiye aldı. Kanada Başbakanı Trudeau, Trump’ın gümrük vergisi tehdidi sonrası Palm Beach, Florida’daki Mar-a-Lago’da Trump ile görüşme yapmak için oraya gitti. Ontario Başbakanı Doug Ford ise, Trump gümrük vergilerini gerçekten uygularsa, Kanada’nın ABD’ye enerji ihracatını kesme tehdidinde bulundu.

ABD İTHAL ETTİĞİ ENERJİNİN ÇOĞUNU KANADA’DAN ALIYOR

Kanada-ABD ilişkileri, dünya’nın en büyük ikili ticaret ortaklığını temsil ediyor. İki ülke arasındaki günlük ticaret hacmi 2 milyar doları aşıyor. Alberta eyaleti tek başına ABD’ye günde 4.3 milyon varil petrol ve gaz ihraç ediyor. ABD’nin ham petrol ithalatının yüzde 60’ı ve elektrik ithalatının yüzde 85’i Kanada’dan geliyor.

TRUMP’IN AÇIKLAMALARININ İÇ VE DIŞ POLİTİKA YANSIMALARI

Gözlemcilere göre, Trump’ın Panama, Grönland ve Kanada üzerine yaptığı açıklamalar, iç politikada yaşanan kaosun ardından bir tür dikkat dağıtma stratejisi olarak görülebilir. Trump’ın ekibi, dünya liderlerinin artık Trump’a yöneldiğini, çünkü ABD’nin yeniden güçlü hale gelmesi için verdiği sözleri yerine getirmesi gerektiğini belirtiyor.

Trump’ın açıklamaları, ABD’nin dünya üzerindeki etkisini pekiştirme çabası olarak değerlendiriliyor. Trump’ın Panama Kanalı’nı kontrol etme, Grönland’ı alma ve Kanada ile ticaret anlaşmazlıklarını çözme planları, ülkelerin ulusal güvenlik çıkarlarıyla bağlantılı stratejiler olarak görülüyor.

20 Ocak tarihinde görevi devralacak olan Trump’ın tartışmalara neden olan bu açıklamalarına ilişkin ne gibi adımlar atacağı ise merak konusu.

Hamza Zayed / gazetevirgul.com

Paylaş