AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, kadına yönelik şiddetin, coğrafi sınırları aşan ve tüm ülkeleri tehdit eden insanlığın ortak bir ayıbı olduğunu, kadına kalkan elin tüm insanlığa kalktığını ifade etti.
Keşir, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajında, AK Parti hükümetlerinin, 2002’den itibaren bu sorunla ciddi şekilde mücadele ettiğini, yasal düzenlemeler, mevzuatlar, çok sayıda proje ve çalışmayla kararlılığını gösterdiğini belirtti.
Kadına yönelik şiddetin, tüm toplumların ortak sorunu olduğuna işaret eden Keşir, “Kadına yönelik şiddet, coğrafi sınırları aşan, tüm ülkeleri tehdit eden, insanlığın ortak ayıbıdır. Bir kadına kalkan el tüm insanlığa kalkıyor. Cumhurbaşkanımızın kararlılığıyla Anayasa’ya ‘kadın-erkek eşittir’ hükmünü ekleyen, Medeni Kanun’da eşlerin eşitliğine vurgu yapan, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesini kanunlaştıran AK Parti’nin Kadın Kolları Başkanlığı olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde bir kez daha vurgulamak isteriz ki sözleşme değil, kanunlar yaşatır. Dünyada neler olup bittiğinden bihaber, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi araçsallaştıranların söylediğinin aksine Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin müstakil kanunu olan, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış olmasına rağmen Avrupa Konseyi’nin 24 Mayıs 2024 tarihli kadına yönelik şiddetle mücadele direktifinin tamamını iç hukukunda uygulayan tek ülkedir.” ifadesini kullandı.
Ayşe Keşir, 45 ülkenin imza koyduğu İstanbul Sözleşmesi’ni tam anlamıyla uygulayan ülke bulunmadığını, iç hukukunda kısmi düzenleme yapan ülke sayısının da çok az olduğunu bildirerek, “Bu acı gerçek AB Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyinin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadeleye İlişkin 24 Mayıs 2024 tarihli direktifi ile gün yüzüne çıkmıştır. Konsey 51 maddelik direktifte üye ülkelere özetle ‘İmzanızın gereğini yerine getirmediniz, kadına yönelik şiddetle mücadelede gereken adımları atmadınız” demektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin, söz konusu direktifteki maddelerin tamamıyla ilgili düzenlemeleri iç hukuk düzenlemeleriyle hayata geçirmiş tek ve örnek ülke olduğuna işaret eden Keşir, şunları kaydetti:
“Sözleşmeye imza konulan 2011’den çok önce 2005’te yapılan kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesiyle kadına yönelik şiddet ilk kez suç olarak tanımlanmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın sebebi kadına şiddetle mücadeleden vazgeçiş değildir. Bu, yapılan çalışmaları akamete de uğratmamıştır. Türkiye sözleşmeye imza koyduğu 2011’den önce olduğu gibi sözleşmeden çıkılan 2020’den sonra da ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yapmıştır. Kadına yönelik şiddetin katalog suç haline getirilmesi, boşanılmış eşe karşı işlenen suçun tıpkı nikahlı eşe işlenmiş gibi ceza alması, iyi hal indirimi uygulamasının kaldırılması gibi düzenlemeler, sözleşmeden çıktıktan sonra hayata geçirilmiştir. Öyle ki direktifte dahi öngörülmeyen ‘mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi’, ‘elektronik kelepçe uygulaması’ gibi tedbirler halihazırda ülkemizde uygulanmaktadır.”
Keşir, AK Parti’nin ilk seçim beyannamesinde kadına karşı şiddetle nasıl mücadele edeceğini anlattığını ve kararlılıkla arkasında durduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde “şiddete sıfır tolerans” anlayışıyla mücadeleyi sürdürmeye devam edeceklerini vurguladı.